Kendimizi yeni ve karmakarışık duygular içinde bulduğumuz ve özellikle ileriye dönük belirsizlikler sebebiyle çaresizliğe düştüğümüz bugünlerde, şüphesiz ki en belirgin hissimiz; kaygı. 

Kaygı, şu heyecanların birini veya çoğunu aynı anda içerebilir: üzüntü, sıkıntı, korku, başarısızlık, acizlik, sonucunu bilememe ve yargılanma. Kaygı hissinin hangi sosyal ortamda nasıl algılanacağını içinde yaşadığımız kültür bize öğretir. Kaygı duygusunun ortaya çıkmasına yol açan bazı ortak yönleri şöyle sıralayabiliriz;

 

  • Alışılagelmiş bir desteğin çekilmesi: Alıştığı ortamdan uzakta yurtta kalmaya başlayan bir genç kaygı hissedebilir.
  • Olumsuz bir sonucu beklemek: Hazırlanmadan bir sınava girmek bir örnek olabilir.
  • İç çelişki: tehlikeli silahların üretildiği bir şirkette çalışmak bir örnek olabilir.
  • Belirsizlik: Gelecekte ne olduğunu bilememek insanlar için en belirgin kaygı nedenlerinden biridir. İlerde olumsuz türden olaylar olacağını bilmek bile ne olacağını bilmemeye yeğlenir çoğu zaman.

Aslında bu belirsizlik duygusu, bir yılı aşkın süredir tam da içinde bulunduğumuz durumu, hislerimizi, çaresiz hissetmemizi özetliyor. Özellikle uzun süreli evlere kapanmanın gündemimizde olduğu bugünlerde, bizler bireysel olarak psikolojik dayanıklılığımızı arttırmaya, kaygı hissimizin bir şekilde üstesinden gelmeye çalışırken,  şirketler de çalışanlarının kaygıyı yönetmeye ilişkin sosyal becerilerini geliştirme yönünde yoğun bir çaba içindeler. Online eğitim şirketlerinden Udemy, 2019-2020 arası yaptığı karşılaştırmada, şirketlerin en çok odaklandıkları sosyal beceriler arasında Kaygı Yönetimi’ni (Anxiety Management) %3,967 oran artışı ile ilk sıraya koyduğunu açıkladı. Bunu Psikolojik Dayanıklılık ve Stres Yönetimi becerileri takip ediyor. Oranlardaki 4 haneli muazzam artış ise oldukça ilgi çekici. 

Hali hazırda çalışanlarla birlikte son dönemde bizler de işe alımcılar olarak bu kaygı hissini, üniversitelerinden mezun olmaya yaklaşmış genç adaylarımızda sıkça görüyoruz. Belirsizlik hissi ile birlikte uygulamalı olarak iş hayatını deneyimleme fırsatı sunan staj imkanları da büyük ölçüde rafa kalktı, ellerinden alındı. Haliyle kafaları oldukça karışmış durumda. “Ben ne yapacağım, daha fazla ne yapmalıyım, kaç yabancı dil öğrenmeliyim, farklı hangi eğitimlere katılmalıyım?” gibi sorular sürekli kafalarını kurcalıyor.

Amerikalı Psikolog Warner Schaie’nin tanımladığı bilişsel gelişim evrelerine göre bir “Kazanım” evresi olan çocukluk ve ergenlik evresini; Genç Yetişkinlik evresi takip eder. Genç yetişkinlik evresi “Başarma” evresi (Achieving Stage) olarak tanımlanır ve  genç insanlar öğrendikleri beceriler ve biriktirdikleri bilgi birikimini artık bu “Başarma” evresiyle mesleki amaçları ve özel yaşamlarında uygulamaya başlarlar. Aslında bahsettiğim en yüksek kaygıyı hisseden arkadaşlarımız tam da bu noktada bulunuyor. Normal zamanda da bu geçiş evresi insan hayatında önemli ve zor bir dönüm noktası olsa da, içinde bulunduğumuz dönemde yeni mezun ya da öğrenci arkadaşlarımız için daha da zorlaşıyor.

Her birimiz bu dönemi kendimize göre zorluklarla atlatırken, başarma evresine adım atan arkadaşlarımız, uzun dönemde başarı, diploma notlarının ya da lisans derecelerinin yanında kaygı ile başa çıkma ve dayanıklılık yetkinlikleri ile belirlenecek gibi görünüyor.

Nesrin Arıkan Adın

People&Culture Senior Manager

 

Kaynaklar:  Bekir Onur, Gelişim Psikolojisi, Doğan Cüceloğlu, İnsan ve Davranışı, Kaygı Yönetimi, Udemy 2021 Trends Report
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir